HZ. MUHAMMED’DEN SONRA İSLAM VE ALEVİLİK (2) HALİFE EBUBEKİR DÖNEMİ
- 07 Kasım 2019, Perşembe
Hz. Muhammed Hakk ile Hakk olmadan evvel başlayan halife olma telaşı (yani hilafet makamı) Yüce Resulün cenaze hizmetini unutturmuştu!
.Zira onlar zaten önceden Haşim oğullarına halifelik verilmeyecek diye ittifak etmemişler-miydi?
Ve Hz. Muhammed’in Cenaze hizmeti görülürken Hz ALİ cenabı Mürteza’ya haber gelir derler ki, Ya ALİ sizin Vasi tayin edildiğiniz, Peygamber makamına halife tayin edildi.
Haberi getiren kişiye İmam ALİ şunu sormuştu! İlk Biat edeni gördün mü?
Haberi getiren kişi evet gördüm Ya ALİ ama onu buralarda ilk defa gördüm buralara ait değil galiba dedi.
Hz. İmam ALİ a.s. acı acı gülümsedi, Ebuzer Ya ALİ siz orada değildiniz nereden biliyorsun diye sordu?
İmam ALİ cenabı mürteza önce o ilk Biat edeni tarif etti, cevabı getiren evet Ya ALİ tıpkı tarifiniz gibi idi deyince Hz. ALİ yine, gülümsedi.
Ve ilk biat edenin kim olduğu merak edildiğini hissedince şöyle devam etti. Konuşmasına!
O, ilk biat eden, İblisin ta kendisiydi dedi ve iblisin de 12 leri tamamlanacaktır bunların tamamı da İblise Biat etmişler bilesiniz dedi.
İlk Halife Ebu-Bekir’e Biat eden Ömer Bin Hattab biatten evvel şöyle demişti! Bu gün sen Halife olmalısın ki, senden sonra bizlere sıra gelsin,
Anlaşmamız böyle değimliydi diyerek Kâbe de, İmza altına alınan o beş kişinin anlaşmasını da, hatırlatmış oldu. (Tarih 8/ Haziran 632)
Hazreti Muhammed, sağlığında kimin Hakk İmam-ı, vasi, vekil ve Emin olduğunu her fırsatta Hazreti ALİ a.s.-ı, işaret etmesine rağmen Hileyi
Şeriye İle Ebu Bekir Bin Kuhafe yeni İslam Cumhuriyeti’nin başına yönetici olmuştu. En önemlisi ise Ehil olmadıkları halde Peygamber vekilliğine seçilmiş olmasıydı.
İLK HALİFE VE İLK OLAY:
Hz. Muhammed Hakk ile Hakk olduktan sonra, Ebu Bekir’in halife oluşunun nasıl bir oldubittiye getirildiğini, ikinci halife Ömer’in Abu Übeydeye ve Halit bin Velit’in Muhacir ile Ensar’dan zorla ve kimi zaman Cebren korkutarak biatler alındı.
Hz. Muhammed, daha önce tüm halka bizzat hitap ederek, İmam ve vâsii tayin ettiği Hz. ALİ a,s.ı, hastalığı esnasında yazıyla beyan etmek istediği vasiyetini yazdırmayıp,
Binlerce Halkın önünde Ömer şöyle haykırıyordu! *Bu Adam hastalığın etkisiyle sayıklıyor ne dediğini bilmiyor, onun vasiyetine gerek yok. Kur-an bize yeter*, diyerek Hz. Muhammed’in vasiyetinin yazılmasına engel olduğu sırada Ebu-Bekir bin Kuhafe ona engel olmayıp destek vermesi bu olayın bilinçli olarak yazılacak olan vasiyetin kurnazca önüne geçilmesi ve aynı suça Ebu-Bekirin de, ortak olması idi.
Ömer Bin Hattab hayatı boyunca Hz. Peygambere karşı Muhalif olması onun hadislerine muhalif olması ve saygısızlıkları ile ünlüdür.
İşte bu haksızlıklar örtmek için yine Kur-an-ı Kerimi kullandılar ve dediler ki, hepimiz öleceğiz Peygamber de, ölecek ama Kur-an var O, bize yeter dediler, Peygamber’in Sünnetini daha ilk günde ret-ettiler.
(Tarihte KIRTAŞ olayı diye geçer bu saygısızca davranış)
Buhari ve Müslim de, buna Perşembe günü Talihsizliği diye bahseder.
Ömer bin Hattab burada şu çirkin sözleri de, sarf-etmiştir?
Muhammed kendinde değil o ne dediğini bilmiyor hezeyan halindedir deyip adeta O Yüce Peygamberi hâşâ ki, aklı başında olmamakla itham etmişti, bakın Kur-an buna ne cevap vermektedir?
Nisa Suresi Ayet 59 “Ey İnsanlar! Allah’a ve onun Peygamberine İtaat ediniz. Eğer bir şeyden sıkışır ve çekinirseniz, onun hallini Allah’a ve Peygamberine bırakınız”.
Ve yine Tövbe Suresi Ayet 63 buyurur ki, “Allah’a ve Peygamberine karşı koymaya kalkışanlar, ebedi kalacağı cehennem ateşi hazırlanmıştır. O, onlara yeter. Allah Lanet etsin o kişilere, onlara devamlı azap vardır”.
Kur-an-ı Kerimde buna benzer yüzlerce Ayet-in bize vermiş olduğu mesaj şu! Hakk Muhammed ALİ yol ve Erkânına karşı gelen ve Bu Yüce hakk İnancını yok edip, yerine Vahabi İnancını koyup İslam diye yutturanların tümüne lanet vardır ve bunların cehennemlik olduklarını Kur-an Beyan ediyor.
BİR BAŞKA OLAY:
Hz. Muhammed Tebük seferinden döndükten sonra, Bizans’a karşı yeni bir sefere karar verilmişti. Tarih 25 Mart 632. Hz, Peygamber sefer hazırlıklarına başlarken, daha önce komutanlık verdiği kişileri değil daha genç ve son derece yola bağlı olan bu genç, Köle iken Azad edilmiş olan Zeyd’in oğlu idi. Zeyd ise Muta savaşında şehit olmuş Hz. Peygamberin Evlat edindiği kişidir.
Hz. Resulün Başkomutanlığa atadığı Zeyd Bin Usame’nin Komuta kademesine! Ebu-Bekir, Ömer, Osman, Abdurrahman Bin Avf, abu Ubeyde, Amir Bin Cerrah, ve bunlar gibi İslamı sadece dilden Şahadet getirerek İslam olmuş olan bir çok İsim davet etti katılmalarını Emretti, Katılmayanlar benim Şefaatime nail olamayacaklar der (hadis)
Bu Sefere Katılmamaları’nın nedeni ise Usame’nin geç ve tecrübesiz olduğu denilmişti ama asıl neden şuydu?
Ya bizler Sefer gittikten sonra Hz, Muhammed Hakk ile Hakk olursa Hz. Ali Halife olursa her şey bitmiş olacak ve yaptıkları Kâbe anlaşması bir işe yaramayacak ve boşuna yazılmış olacaktı.
Ve adı geçen zevat sefere katılmayıp o nedenle sefer iptal olur, böylelikle Peygamberin Emrine karşı gelenler aynı zamanda Allah-ın kelamı olan Kur-an-a karşı da gelmiş oldular!
Enfal suresi ayet: 24 – 25 buyurur:
“Ey! Allah ve Resulü sizi çağırdığı zaman, ona koşunuz, onlara koşunuz ve Emirlerini tutunuz. Biliniz ki, Allah, kişi ile Kalbi arasındadır. Sonunda onun katında Toplanacağınızı Bilin. Aranızda olan Zalimlere uymayın. Fitnelikten sakının. Biliniz ki, Allah’ın Azabı Büyüktür.”
Enfal 27- “Ey İnsanlar! Allah’a ve Peygamber’e karşı hainlik etmeyin. Sonra bile, bile kendinize hainlik etmiş olursunuz.”
Tövbe suresi 63: “Allah’a ve Peygamber’e karşı koymaya kalkışana, emrini tutmayana. İçinde, Ebedi kalacağı Cehennem ateşi olduğunu bilmezimsiniz”.
BİR BAŞKA OLAY?
Hz. Muhammed s.a.s Hakk İle Hakk olduktan hemen sonra,
Sakifede toplantı halinde olanların yanına koştular, gördüler ki, halk Hazrec kabilesi reisi Sad bin Ubade-yi seçmek üzeredir, gözler yaşlı liderin Üzeri iken! Ömer bir konuşma yapmak için ortaya atılır, fakat Ebu-Bekir Ömer’in sert ve tehdit-kar konuşacağını bildiği için ona müsaade etmez ve kendisi bir konuşma yapmak üzere izin alır yumuşak bir üslupla konuşmasını yapar evvela Medinelileri övücü bir konuşmadan sonra, Hakkın Kureyş’in olduğunu savunur.
Medinelilerin Önerisi ise şöyleydi’ bir dönem sizden bir dönem bizden olsun. Bunun üzerine Ebu Ubade söz alır: Ey Medineliler!
Hz. Muhammed’e ve İslamın gelişmesine İlk yardım edenler sizler oldunuz. Şimdi sakın olmasın ki, İlk sözünden cayan ve bozgunculuk yapan sizler olasınız. Abu Ubade’nin konuşması oradaki halkın tansiyonunu hayli düşürür ve atmosferi yumuşatır.
Bu anı fırsat bilen Ebu Bekir ve Ömer İkisi birden kendileri Kureyş-li olmadıkları halde Kureyş kabilesinden olduklarını söyleyip bir birlerini tasdik ettiler ve Ebu Bekir atılıp işte size Kureyş kabilesinden iki şahıs hangisini istiyor iseniz ona Biat ediniz dedi.
Bu iki zat’tan biri Ömer bin Hattap diğeri ise Ebu Ubade idi.
Fakat önceden aralarında bir anlaşma olmuş olacak ki, Ömer ve Ebu Ubade de, ikisi birden, Sen varken, biz buna yık olabiliriz? Biz sana Biat ediyoruz, ver Elini Öpelim deyip İlk biatlerde gerçekleşmiş oludu.
Bu duruma razı olmayan, gerçek Ehli-Beyt dostu Medineli oradan ayrılmak durumunda kaldılar, bazılarını ise Ömer ve adamları tarafından Zor kullanarak Biat ettirildiler.
İkinci gününde Ömer ve yandaşları mescide toplayabildikleri kişilerden zorla Biatler alındı. Mescitte alınan biatlerle Ebu-Bekirin halifeliği garanti olunca Ebu-Bekiri Minbere çıkarttılar topluma bir konuşma yapsın diye.
Ebu-Bekir şöyle başladı konuşmasına! Nlar! Size halife oldum. Ama bu, benim sizden daha hayırlı olduğum anlamına gelmez, İrademde isabetli olduğum sürece bana yardım edin.
Doğruluktan ayrılırsam beni düzeltin. Bu yoldan Hakkın ve Resulü’nün Emrini tutmazsam, sizin üzerinizde hiçbir hakkım olmaz.
Ebu-Bekir bu konuşmasıyla Halkı her ne kadar sakinleştirip kendine bağlamak istediyse de, Halife seçilmem sizden daha hayırlı olduğum anlamına gelmez demesi, Hakkı olmayan bir görevi üzerine aldığının açık ifadesidir. Bu konuda bakınız Ali İmran suresi 110uncu Ayeti, Ehl-Beytin Diğer İnsanlardan daha hayırlı olduğunu açıkça beyan etmektedir.
“Ey Muhammed’in Ehli-Beyti! Siz İnsanlar için ortaya çıkartılan, doğruluğu emreden, fenalıklardan alıkoyan, Allah-a İnanan hayırlı bir Nesilsiniz. Kitap ehli olanlar inanmış olsalardı, kendileri için daha hayırlı olurdu. İçlerinde İnananlar olduğu halde, birçoğu bu yoldan çıkmıştır.”
Allah’ın Kelamı olan bu Ayeti, o zaman birçok kimseler anlamını bildiği için O gün dahi ifade etmişlerdi.
Ben o hayırlı kimselerden değilim, Allahın Ve Resulünün Emirlerini tutmazsam, sizin üzerinizden hiçbir hakkım olmaz.
Demek ki, Allah ta o gün ona doğruyu söyletmiş fakat korku ve baskı bazılarını susturmuştur.
Bu zorla Biat alınmalarından sonra, İnsanların gözlerinin içine baka, baka hem Allah-ın Emirlerini Peygamberin ve Kur-an-ın emirlerini hiçe saydılar, açıkça ihlal ettiler.
Halife Ebu-Bekir ve Ömer, Hz. Muhammed-in Gadiri hum da, kendisine Vasi Vekil Ve Hakk İmam olduğunu Kur-an ayetiyle de tasdik edildiğini vurgulayarak beyan ettiğini İlk Biat eden de, onlar olduğu halde,
Biatlerini İnkâr etmiş ve daha önce Hz. Resul Tebük seferine giderken yine Hz. Ali’yi Medine’de Halife bıraktığını biliyorlardı.
Hz. Ali a.s. Hz. Peygamberin vasiyeti üzerine cenaze hizmetleri ile Uğraşmakta iken onlar tez elden halife seçimine gittiler ve tıpkı Kâbe anlaşmasındaki gibi bir-birlerini sıraya koymuşçasına bu seçimi Gerçekleştirdiler ve zorla Biatler almaya başladılar.
Kur-an ve İslam yasalarına göre Beytülmalden aylık alanların vesikaları Ömer bin Hattab alıp yırtar.
Ehli-Beyt’in Tüm Hakları elinden alınır, Ömer Ehli-Beyt ve gerçek sahabelere şöyle haykırır artık size artık ihtiyacımız yoktur. Siz olmadan da, İslamiyet yürüyecektir. Sizin artık yanımızda yeriniz kalmadı. Buna uymazsanız kılıçlar konuşur.
Sahabeler, Ebu-Bekirin yanına giderler, Bize yapılan nedir? Halife sen misin Ömer midir? Diye çıkışırlar ama bir faydası olmuyor.
Zaman geçtikçe görülüyor ki, Ömer Ebu-Bekiri Makama oturtur ama yöneten kendisi olur.
Ömer Bin Hattab henüz Ebu –Bekir Halife iken Gözünü Hz. Peygamber’in Hadislerine dikmişti çünkü Hadisler ile onların İcraat leri çelişiyordu, ne Farz kalmış ne Sünnet hepsini ters yüz etmişlerdi.
Ve daha kötüsü o hadislerin yerine kendi sapkın düşünce ve Vahabi Mezhebi törelerini uygulatıyordu.
Hz. Muhammed’in ve Hz. Ali cenabı Mürteza’nın birlikte topladıklar-anı alıp aynısın çoğaltıp yine İade edeceğiz dedikleri Kur-anı! Ümmü Seleme Annemizden alıp Bir daha vermediler.
Hz. Fatma’nın Arazisi olan Fedek hurmalığını aldılar oradaki çalışanların tümünü sürgün ettiler.
Hz. Muhammed’in Hadisleri’nin tümünü toplatıp topluca yaktılar.
Bu konuda Ebu-Bekirin kızı Ayşe bile şöyle der:
Babam çok tedirgindi, gece boyu uyumadı sordum, bana şöyle dedi! Resulullah’ın Hadisleri Bugün bizim yaptıklarımızın hiç birini kabul etmiyor Biz ona tam zıt yönetim sergiliyoruz.
Halk Farkına varırsa İsyan başlar ben birçoğunu topladım, Peygamberin evinde ne varsa ver bana, Ben de Bende olanları verdim ve Hiç tereddüt etmeden hepsini orada yaktı.
Tüm Tarihçilerin aynı fikirde olduğu bir konu şu!
Hz. Ali Cenabı Mürteza gelmiş geçmiş en Yüce Veliyullah, Kur-an ve diğer Semavi Kitaplarda Methi-edilen Hak velisi Hakk İmam.
Zaten Hz. Muhammed-i kabul etmeleri bile kerhen olmuşken, bu Kur-an ile de, tasdiklidir. Ayet şöyle buyurur! “Ya Muhammed de ki, onlara sizler İslam Olmadınız, İslamiyet henüz sizin kalplerinize girmedi. Sizler Malınızı ve Canınızı kurtarmak İçin Kelime-i Şahadet edip Müslüman oldunuz”.
Onlar tüm Bu yücelikleri ve kendileri hakkında ki, Ayetleri kabullenemediler. Hz. Muhammed’in güvendiğini sevip saydığına onlar Düşman oldular.
Ve Onlar Hz Fatma-nı İmam Ali İle Evliliğini bile kıskanmışlardı. Onlar, Hz. Muhammed-in Peygamberliğini bile kıskanmış kin beslemişlerdi.
Onlar Benim soyum Cenabı Ali ile Fatma’dan yürüyecek dediği için bile Hz. Muhammed-e düşman olmuşlardı. Benim soyumdan 12 İmam zuhur edecek deyip isimlerini dahi söyleyip son İmam Benim ismim ile zuhur edecek deyimine bile kin beslemiş ve İmamların çocuklarını bile kapı önlerinde şehit etmişlerdi. (örneğin 14 masum-u paklar.)
Hz. ALİ Peygamberin soyu, 12 İmamların Atası. ALLAHIN Arslanı. RESULULLAH’IN kimseye güvenmediği netlerin en Emini, Yüce peygamberin En yakını. Hakk ve Hakikatin Hakkaniyetin durağı. Adaletin Sancağı. Zahir İlminin Işığı, Batın ilmin Sönmeyen Meşalesi. Müminlerin Gönlünün Nuru, zalim ve münafıkların korkulu rüyası, İslam-ın ve Aleviliğin direği, Âdemden Hatem’e dek En Yüce konuşan Kur-an.
(Kur-an-ı Natık) Âlemlerin İlim Kapısı ve Şehri.
ALLAHIN ona verdiği bu üstün özellikleri, Diğer müşrikler kıskandılar. Bu kıskançlıkta biriken hırsların gözlerini kör, kulaklarını sağır, Gönüllerini Taş eyledi ve ALLAHIN İlahi emirlerine karşı gelip bağlılık göstermediler.
Çok derin düşünün ve görün ki, Hz Resulden sonra yapılan tüm kanlı suikastlar, ihanetler ve Kerbela Katliamı o gün atılan temel ile başlamıştır ve 1400 yıldır o acı tüm Ehli-Beyt Sevenleri’nin gönüllerinde bir acı Matem olarak gelmiştir ve Ebediyete dek sürecektir...
Ehli-Beyt’in Yüce Peygamberine ve Evlatlarına Selam olsun, Onların Şefaatleri Tüm sevenlerine olsun Aşk ile hüü...