BENCİLLİK
- 08 Ocak 2020, Çarşamba
Bencillik: “ İnsanın başkalarının hakkını hiçe sayarak yalnızca kendi çıkar ve kazancını düşünmesi olarak tanımlanır. Hemen hemen tüm insanlarda bencillik duygusu veya bencillik hastalığı mutlaka vardır. Kişi bu bencillik hastalığından kurtulmaya çalışmalı, böylece hem başkaları hakkında iyi düşünmeli, hem de kendi mutluluğunu sağlamağa çalışmalıdır.
(Cahillerin beyni Şeytanın çalışma odasıdır) ata sözü.
Toplumda bencil kişiler çoğaldıkça orada huzursuzluk başlar. Herkes birbirine iyilik etmekten ziyade birbirlerinin kuyusunu kazmaya çalışırlar. Toplumun fertleri refahı yakalayamazlar. Oysa-ki, kişiler birbirlerine yardım etseler, dayanışma içinde olsalar, kendisinde var olan maddi ve manevi değerlerin diğer fertlerde de olmasını istese o zaman mutluluk toplumun bütün fertlerini kapsar ve refah seviyesi yükselir. “
“Tevella ve teberra inancı”? Tevella:? Hakkın gerçek seyyid-lerine dost olmak yakın ve talip olmak mert ve cömert olmaktır.
Teberra:? İmam-ı ALİ Cenabı mürtezanın da dediği gibi düşmanımın dostu benim düşmanımdır, ve Ehli-Beyt düşmanından berri yani uzak olmak anlamında dır.
Rabbena hep bana “ diyecek olursak sosyal adaletsizlikler ortaya çıkar. Toplumun dengesi bozulmaya başlar; neticede sosyal çalkantılar kendini baş gösterir. Zenginle fakir arasındaki uçurum daha da açılmaya başlar. Zengin daha zengin, fakir daha fakir olma yoluna koyulur.
“ Bizden sonra tufan” deyip de dünya nimetlerini har vurup harman savurarak gelecek nesillere bir şeyler bırakmayacak olursak bizim bencilliğimizin cezasını gelecek nesiller mutlaka çekerler. Nasıl bizden öncekiler bizlere geniş ormanlık alanlar, tertemiz denizler, nehirler ve ovalar bıraktılarsa bizlerin de bencil duygulardan arınmış olarak gelecek nesillere aldığımızdan daha iyisini bırakmağa çalışmamız gerekir.
“Bir kızıl derili atasözü şöyle der ki! Biz bu doğayı bu evreni ve tüm geleceği, gelecek kuşaklarımıza miras bırakmıyoruz, biz tüm bu güzel değerleri geleceğin sahipleri olan genç evlatlarımızdan emanet ve ödünç aldık”.
“Emanete ihanet olmaz ve borcumuza sahip çıkarak biz bu doğa zenginliklerini nasıl aldıysak öyle de teslim etmemiz gerek derler”.
Nasıl bir futbol maçında oyuncuların bencil hareketleri takımın yenilgisini hazırlarsa, toplumdaki fertlerin de çok bencil olmaları toplumu çöküntüye sürükler. Fertler daima birbirleriyle birlik ve dayanışma içinde olurlarsa, bencillik hastalığından uzak dururlarsa, o toplumun hayat standartları da kendiliğinden yukarılara çıkar.
Kişinin bencillik hastalığına yakalanmaması veya bencillikten kurtulabilmesi için mutlaka okuması, daha çok okuması, vaktini boş uğraşlarla geçirmemesi gerekir. Okudukça ruhu tekâmül edecek, olgunlaşacak, başkalarına yardım elini uzatacak, yalnız kendi egosunu tatmin için çalışmayacaktır. Çevresinde sayılan, sevilen ve aranan bir kişi olabilmesi için Nefis denen ağır hastalıktan arınması gerek, nefis aşamaları çiğden hamdan hamlıktan arınıp mutmain dediğimiz razı etmiş ve razı edilmiş arınmış olan Nefs-e erişmek ve kemalat derecesinin boyutuna ermek gerek.
“Ahlaki ve vicdani değerleri kaybolan topluluklar çökmeye ve yok olmaya mahkümdurlar”
Satırlarımızı Turgenyev’in şu güzel sözü ne güzel tarif eder bencilliği: şöyle hitap etmiş bizlere?
“ Bencil insan, tek başına kalmış, meyvesiz bir ağaç gibi kurur gider.
Ve İmam-ı ALİ Cenabı mürtezanın bir hadisi ile bitirelim:
“AKIL GİBİ MAL, İYİ HUY GİBİ DOST, EDEP GİBİ MİRAS, İLİM GİBİ ŞEREF BULUNMAZ. (HZ. ALİ A.S.) işte asıl zenginlikte bu değimli? Aşk ile.