TEVELLA VE TEBERRA NEDİR?

  • 26 Şubat 2020, Çarşamba

Alevi inancında tevella ile teberra aydınlanma ve birleşme geçitleri olarak algılanır. Tevella: Arapça bir sözcüktür. Vela sözcüğünden türemiştir. Birini dost tutma, dost edinme, sevgi duyma anlamındadır. Hz. Ali ve soyunu dost sayanlara bir başka ifadeyle Ehl-i Beyte sevgi duyanlara yakınlık anlamına gelen tevella sözcüğü kullanılır. Tevella, kişiyi Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt’e yakınlaştırır oradan da mutlak birliğe eriştirir. İnsanın erişebileceği manevi mertebelerin en yükseğini ifade eden tevella, insanın gerek nefsinde gerekse içinde yaşadığı toplumda yaşamı boyunca yıkıcılıktan, zulümden ve kendini kendi tehlikesinden arındırmış olduğunu ifade eder. Müslüman yaşam tarzını buna göre şekillendirmelidir.

Teberra ise: Uzaklaşma, uzak durma, çekilme, sevmeyip yüz çevirme anlamlarına geldiği gibi temizlenme, arınma, duruluk, neşe, sevinç anlamlarına da gelir. Hz. Ali’ye uymayanlardan yüz çevirme anlamında kullanılır. Daha açık bir ifade ile Emevi halifesi Muaviye’nin oğlu Yezid’le onun soyundan gelenleri sevmemeyi dile getirir. Çünkü Muaviye ve oğlu Yezid Ehl-i Beyt’e zulmetmiştir. Bununla da kalmamış Hz. Peygamberin torunu ve Hz. Ali’nin oğlu İmam Hüseyin, hicretin 61 inci yılının ilk ayı olan muharrem ayının ikinci günü Kerbela’da Hz. Hüseyn’in ailesi, küçük çocukları ve taraftarları yaklaşık yüz kişi otuz bin kişilik bir ordu ile kırk gün muhasara altında tutulmuştur. Kerbelada çölün ortasında Fıratın suyu kesilerek hepsi aç ve susuz bırakılmıştır. Daha sonra da Peygamber nesli ve sevenleri Yezid’e biat etmediği için hunharca kılıçtan geçirilmiştir. Bununla da kalmamış Hz. Hüseyn’in mübarek bedeni onlarca kılıç ve ok yarası ile işkence edilerek başı kesilmiş ve Şamda bulunan Yezid’e getirilmiş, günlerce Şam sokaklarında asılı tutulmuştur. Tarihte örneği görülmemiş başka hiçbir peygambere yapılmayan bir zulüm son Peygamber Hz Muhammed(s.a.v)’in nesline Emevi hanedanınca yapılmıştır. Böylece Mekke Fethinde mağlup olan

Emeviler, Hz. Peygamberden ve Ehl-i Beytinden intikam almayı gerçekleştirmişlerdir. İşte bu zulme ve bu zihniyete mensup olanları sevmemeye ve onlardan uzak durmaya da teberra sözcüğü kullanılmıştır.

    İlahi nurun tecelli ettiği ve varlığı sevgisiyle güzelleştirdiği bu evreni zulümle, kanla, öldürmeyle kirletenlerden uzak durmayı ifade eder teberra sözcüğü. Var olma mücadelesi veren ve bu güvencede yaşamını sürdürmek isteyenleri yalnızlığa atanlardan uzaklaşanları da teberra sözcüğü ifade eder. İnsan içinde beliren, ortaya çıkan, filizlenen, doğan, tüm kötülüklerin sürekli oluşmasından yüz çevirme de teberra ile dile getirilir. İnsanın iç dünyasının duruluğu yani temiz yürekli bir sevginin varlığının ifadesi ise tevelladır. İkincisi ise yani bu duruluğa giden yoldaki tüm kötülüklerden uzaklaşma da teberradır. Biri aydınlığı diğeri karanlığı temsil eder. Buna göre aydınlık karanlığın içinde gizlidir. Aydınlığa çıkmak karanlıktan kurtulmakla olur. Bunun için de Ehl-i Beyt’e düşman olanlardan uzaklaşmakla aydınlığa erişilmiş olur. Çünkü zulmü onlar başlattı, onlar alkışladı.

Alevilikte gerekli olan bademin kabuğu değil içidir. Yani Tevella ile kişi İlahi gerçeklere dair düşüncelere daldığı görülür. Böylece kendi bilincinde kutsal bir aydınlığın parlayacağı ümit edilir. Kur’an-ı Kerim’de tevella mertebesine erenler için korku ve hüzün olmayacağı bildirilmektedir.(Yunus/10:62-63) Bu makama da ancak Ehl-i Beyt sevgisiyle ulaşılır. Çünkü bu sevgiyi Hz. Peygamber vefat etmeden kısa zaman önce söylemiştir: “Gerçekten de ben, sizin içinizde iki emanet bırakmaktayım; Gökle yer arasında uzatılmış bir ip olan Allah’ın kitabı ve soyum, yani Ehlibeyt’im; bu ikisi, havuz kıyısında bana ulaşıncaya dek birbirinden ayrılmaz”(Hadis, Cami’,I,s.87). Alevilikte insan bu sevgide yüksele yüksele kutsal amaca erişebilir.

   Tevella yakınlaşmak demektir;

Yakınlaşan dost olur, dost olan; dostuna şeytani dil kullanmaz. Geleceğe bir mesaj bırakmak için, bilgi sadağında ki, bilgileri geleceğe iletecek olan genç kuşaklara verir ve o bilgiyi, ilmi zenginleştirir.

    İmam-ı Ali cenabı Mürteza buyurur ki, İlmi ne kadar çok anlatırsanız İlim o derece zenginleşir geleceğe ışık olur, gelecek kuşaklar ise İlim sahibi olur sevgi ve muhabbetle birlik kavline girerler dost olurlar. (tevella Ehli olmak budur işte)

   Kin Beslemeyin;

Kin En onulmaz hastalıktır, kincilik her türlü hastalığın anasıdır,

Nefreti doğurur, kıskançlığı peydahlar, kıskançlık insanı haset sahibi yapar ve düşmanlıklar çoğalır, güven ortamı azalır, güvensizlik olan yerde sevgi saygı kalmaz.

    Bu kötülükleri gönlünde taşıyan kişi asla bağışlayıcı olmaz, bağışlama erdemliliği olmayan kişi ayıpları örtemez oysa İnancımız gereği ayıpları örtmede gece gibi olmalıyız.

    Sevgi, iyilik, hoş-görü ve ilimde akar-su gibi olup güneş gibi tüm İnanmışları Aydınlatmalıyız.

Kibir sahibi olup büyüklenmemeliyiz, öfkemizi yutmayı bilmeliyiz.

    Özrü bilmek, yani hata ettiğimizde hatamızı kabullenmek ve gerektiğinde özür dilemeyi bilmeliyiz.

“İmam Ali cenabı Mürteza buyurur ki, Ben ne kadar Yücelik aradıysam alçak gönüllü olmaktan buldum”

Bencil olmamak ve hep baba diyerek kimsenin kazancından ve beşeri malından gözümüzün olmaması gerekir.

   Allah her kuluna doğruluğu veya çalışkanlığı ve gayreti miktarınca rızık verir ve onu her daim imtihan ettiği bilinmelidir.

    Vefalı olmak, sevgi, saygı, yardım-sever, dost kıymetini bilen,

Dostuna Dost olmak Düşmanından berri durmak yani Teberra Ehli olmak her Can için olmazsa olmazlarımızdan olup bu yola gönül vermek ve sahip çıkmak lazım.

   Yüce Rabbim bizler Hakk Muhammed Ali yol ve Erkanından Ayırmaya, Dostumuza dost olmayı nasip eyleyip 12 İmam katarına Dâhil eyleye Aşk ile hüü...