NEHCÜ-L BELAGA’DAN

  • 17 Ocak 2018, Çarşamba

Hz ALİ, (a.s.) bir-birlerine aykırı Fetva veren –şer-i deliller değil kendi görüşleri esasınca kıyas üzere fetva verenleri- kınayarak şöyle buyuruyor:

    Onlardan birine hükümlerden bir hüküm gelince kendi reyince- görüşünce hüküm verir.

Daha sonra aynı mesele olduğu gibi bir başkasına anlatılır, o da (öncekine) aykırı bir fetva verir.

    Sonra bunlar kadı-l-kudat (başkadı’nın) yanına toplanır, verdikleri hükümleri anlatırlar.

O da hepsinin hükmünün doğru olduğuna hükmeder. Hâlbuki Tanrıları bir, Peygamberleri bir, Kitapları birdir.

     Sanki Allah-u Teâlâ bunlara birbirine aykırı hüküm vermelerini emretmiş de, bunlar da o emre itaat ediyorlar? Yoksa onları bundan Nehyetmiş de bunlar isyan mı ediyor?

     Yoksa (hâşâ) Allah noksan bir din indirmiş de bunlardan Dinini tamamlamak için yardım mı diliyor! Yoksa ortak mıdırlar onunla da Onlar söyleyecek, O da kabul edecek, O da razı olacak onlardan?.

     Yoksa Allah-u Teala tam- kamil bir Din indirdi de (haşa) tebliğ ve edası hususunda Peygamber s.a.a) bir hata mı etti?

     Halbu ki, noksanlardan Münezzeh olan ALLAH bizzat şöyle buyurmaktadır:

“Kitapta biz hiçbir şeyi eksik bırakmadık” (en-am 38)

Hakeza onda her şeyin açıklamasının olduğunu, kitabın bazısının diğer bazısını tasdik ettiğini ve onda hiçbir ihtilafın olmadığını bildiriyor.

     Nitekim şöyle buyuruyor: “Eğer o Allah’tan başkasından gelseydi, onda çok aykırılıklar bulurlardı. (nisa 82

     Gerçekten de Kur-an’ın Zahiri- dışı- güzel mi güzel, batın-ı- İç yüzü oldukça derin mi, derindir.

İlginç şeyleri asla bitmez. Esrarı, Nükteleri, sona ermez.

Karanlıklar ancak onunla keşfolur aydınlanır. (Nehc-ül Belaga)