BADE-İ AŞK

  • 24 Temmuz 2019, Çarşamba

          Evvelden Bade-i Aşk ile mestiz

          Yerimiz İbadet Hane, mescit gerekmez

          Saki-i Kevser’den kandık elestiz

          Kur-an-ı Natık var samit gerekmez.

        Evvel (Elestü bezm-de) İkrar vermiş, İlahi AŞKIN Badesini tatmış Hakk Muhammed, ALİ yolunun yolcusuna mekân gerekirimi?

Onlar için! Allah-ın tecelligahı olan yeryüzü arsası İbadet hanedir.

         Lakin İnsanların Birlik Beraberliğe İhtiyaç duyduğu bir olalım Diri olalım İri olalım, İlkesi Baz alındığında Her İnanç için bir İbadet haneyi yine O İnancın mensupları kendileri yapmışlardır.

Mescit geleneğine uygun olan bu Mekâna ise Cem evi denilmiştir      

          Ehli-Beyt evladı olan Seyyid’ler hiçbir şart’ta ve ahvalde kendilerine İnanmış olan Can Talibini yalnız bırakmamıştır her şartta ve ahvalde onu bilgilendirmiş, Hakk Muhammed Ali’nin Dos-doğru yol ve Erkânını öğrettikten sonra onunla beraber üzülmüş, sürgün edilirken bile asla birbirlerinden ayrılmamışlar.

         Ama Talip kendi yol ve erkânını bilerek terk etmiş ise, yanlışından dönülmesi için yine ilk müracaat makamı Mürşit ve Pir makamıdır,

Mürşidinin nasihatini dinleyip hatasından dönerse ne ala, dönmezse gereği yapılır, Mürşit ve Pir-in kararı kesindir değiştirilemez.

          Cenneti İrfan imiş remzini bildik

          Ba-i Bismillah’tan dersimiz aldık

          Cemali Didarı Aşikâr gördük

          Cennetteki huri, gılman gerekmez.

Onlar için Mürşit ve Pir makamı Cennet, Mürşidin Didarı, hakk Didarı olmuş, Cemal Cemale Aşk ile Hakk kelamı eda edilmiş, sayıları belki çok az olmuştur Ama! Yürekleri ve İlahi Sevgileri bir orduya bedel olmuştur, onlarda ki, 12 İmam sevgisi daha sonra 12 İmamların soyundan gelen ve yolu dos-doğru süren 12 İmam Evladın-a verilmiştir 1400 yıldır ki, devam etmektedir. Mürşit, Pir ve Musahiplik kapısı hakk kapısı kadar kutsaldır.

     Biz kutsallarımızla pazara kadar değil mezara kadar bir oluruz, işte Hz. İmam-ı Hasan Lâin Muaviye’nin çadırına giderken yanında çok küçük ama son derece karalı, cesur ve İnançlı gurup vardı.

O, gün o çadıra korkusuzca giren yiğitlerin içinde bu gün hala bizlerle olan Talip torunları mevcuttur unutmayalım.

Onlar ki, Mürşit talibini Talip Mürşidini kıyamda, katliamda, sürgünde ve işkencede satmadı satmamıştır yalnız bırakmamıştır.

     Bu gün bu tür yaşanmış olayları tarih sayfalarındaki, her devir Alevi Katliamlarında, kıyamlarında görmek ve okumak mümkündür.

 

          Gelmişiz Cananın asitanına--------(Dergâh- veya gönül evi)

          Sıdkıyla sarıldık dost damanına--(Mürşit ve Pir-e- bağlılık)

          Canla Başla koymuşuz Aşk meydanına

          Hayvan kesmek gibi kurban gerekmez.

Talip özü ile gönülden bağlanmış ise Mürşide, O’ mekân Talip için Dergâhtır Mürşidinin veya Pir’in gönlü ise ona Hakkın Makamıdır.

İşte Biz Seyyid Evlatları bunu göremedik fehim eyleyemedik Onların gönüllerine giremedik, zamanla asimile oldular onlara nereye giderlerse gitsinler kendi yol ve erkânını yok sayan bizim içinde yok deyip Başıboş bıraktık, hatta bizler onlardan küstük. Onların eksiği bizim eksiğimizdir demedik, oysa hiçbir Peygamber torunu Hakk İmam-ı bunu yapmamıştır,

Oysa onları İrşad edecek Seyyid evladı Mürşit veya Piri olmalıydı!.

    Kimileri henüz genç yaşta okul arkadaşına kapıldı ve zamanla ya Sünni oldu camiye gitti veya Şii olup yine Camiye gitti.

Bizler: yani Mürşit veya Pir makamında oturanlar! Annelerini ve Babalarını düşkün ilan ettik ama kendimiz gidip onlara doğru yolu öğretemedik, Ne yaptık peki?

Gidip ben filan ocaktan falanın oğluyum veya torunuyum dediler, Hakkullah istediler aldılar da, hiçbir bilgi vermeden, öğretmeden, dargın ve küskünleri barıştırmadan, resmen toplayıcı oldular.

Gençlerimiz Pir bu ise, ben böyle pir istemem dedi başka yere bağlandı. Sonra ise kızlarımız onlardan birine gönül verdi tamamen onlardan oldu, kendi Erkânını unuttu mecburen.

Kimileri uyum sağlayamadı boşandı geri döndü bir başka sorun oldu, kimileri birer çocukla döndü baba evine başka bir sorun, kısaca giden bizden gidiyor eriyoruz ama hala gerçeği kendimize itiraf etmek istemiyoruz.

Delikanlı ise onlardan bir genç kıza gönül verdi ve Alevilik hakkında hiçbir bilgisi olmadığı için eşine tabii olup ondan oldu yine asimile olmuş oldu Anne ve Baba için yine hüsran.

    Mürşit ve Pir, yine onları düşkün ilan eder kurtulur, iki yıl sonra gider düşkülüğünü kaldırdım der ve yüklü bir Hakkullah alıp döner.

Mübarek sanki Allah’ın veya Peygamberin bilmem nesi olurlar.

    Mürşidine ve Pir’inin yoluna Kurban olup Hakk Muhammed, Ali’nin Yol ve Erkânını süren böyle Talibi İrşad edip bilgilendirmeden Yola kazandırmadan onları Cem’e ve Cem Evine gelmiyor ise, nereye giderse gitsin demek sizce en büyük haksızlık değimlidir?

         Bize Lazım değil Müftü Fetvası

         Ehl-i aşk olanın var aşinası

         Âdem-i hor görüp olmayız asi

         Secdeden Ar eden Şeytan gerekmez.

 

Çok Şükür ki, bizler bu güne dek Müftü fetvası ile Cem Evlerimizde, Cemlerimizde asla tek sohbet etmedik, yiğidi öldürün ama Hakkını yemeyin hiçbir Mürşit ve Pir-imiz yapmamıştır yapmazlarda. Yapanlar olmuş-mudur? Duyan var ise beyan eylesin bilelim.

    Bilinmelidir ki: Metropol şehirlerde Gençlerimiz biraz daha erken asimile oluyorlar!

Çünkü günü kapı komşusu olan Sünni veya Şii gençlerle geçer okulda işte oyunda her yerde birlikteler.

Onlar camiye gidip Namaz kılarken hatırına üç veya beş defa gitmesi veya oruç tutması bizim gençlerimizi etkiler, birde Anne ve Baba Alevilik adına hiçbir şey öğretmemiş ve Cem Cemaat göstermemiş ise ister istemez o yöne yönlendirilmiş olur.

     Bade-i aşk nedir, Eline, Diline, Beline Sahip olmak nedir! 4 kapı 40 makam nedir, üç Sünnet yedi farz ne, Nefse hâkim olmak veya çiğ nefis ile pişmiş olan nefis nedir, Öğretilmemiş ise Evine giden ocak Piri hiçbir şey vermemiş ise gençlerimiz tabii ki, bir şekilde Asimile olacaklar.

 

         Biliriz Abdesti Savmı, Salâtı

         Kelime-i Şahadeti, Haccı, Zekâtı

         Taklit ile olmaz Hakk Faraziyatı

         Riya İle Olan İman Gerekmez.

Her ne kadar biliriz Savmı salâtı demiş olsak’ta, çoğumuz bilemeyip bakın İşte Kur-an da ve ozanın dilinden de Salât geçmekte deyip Salâtı da Namaz sanıp o zaman onlar haklı Namaz Bizim imiş bizden almışlar deyip dönenler olmadı mı?

Oysa Salât: kayıtsız şartsız İnanıp İman etmek ve dua etmek olduğunu bilse idi, bu duayı bizler her daim yapıyoruz der kendi gerçeğine dönerdi.

    Kendi gerçeğinde Her daim Hakkı anmak ve onunla O olmak vardı, Sevgi, Barış, hoş-görü vardı Sevgi bizim İnancımızın İlk basamağı idi ama bunu Gençlerimize anlatan bir Ocak artık yoktu Dergâhlar başka ameller için kullanılıyordu.

Dergâhlar dahi eski öğreticiliğini bırakıp siyasi oyunlar içine girdiler hala da, öyle devam etmektedir.

ALEVİ Ocak ve Dergâhları, 1826 Osmanlı’nın Alevi ve Bektaşileri, katlettiği kuyucu Mahmut döneminde kapatılmış olup onların yerine bizleri asimile etmek için tekke ve zaviyeler açılmıştı.

     Bu açılan Tekke ve Zaviyelerde Alevileri Asimile etmek amaçlı gönderilen bazı Tarikat Şeyhleri bile gerçeği görmüş ve katıksız birer Alevi değerleri olmuşlardı. (Örnek Hilmi dede baba gibi)

Ama: bir diğer yanı ise Dergâha giden Alevi Canların dergâh’a gidenleri de İhbar edip katlettirenler de olmamış değildir (kaynak Osmanlı arşivleri sadeleştiren Ahmet Hazerfen) (ve dursun gümüş oğlu)

      Bu tarihlerde yapılan katliamlar Yavuz dönemi kadar fazla ve acımasızca yapılmıştır, tek amaç ise bir soy kırımı niteliğindedir.

Bu Katliamların kaynaklarını Avrupa devletlerinin arşivlerinde bulmak mümkündür. (İtalya ve İngiltere)

      Bizim düşünmemiz gereken çok daha önemli ve acili-yet arz-eden sorunlarımız varken, bizler bu günlerde Camiye giden gitsin O zaten Bizden değildir deyip, Hem CEM evlerimizi, yönetimini, yani Kurumları hedef alıp onları kötülüyoruz, tek sebep ise Ramazan Bayram-ı sabahı CEM evini Açmışlar ve Camiye gitmeyi engellemişler.

     Acaba Kim Haklı Kim haksız?

Hiç düşündük mü? Birileri bizi bir-birimize düşürüyor ama bizler farkında değiliz!.

Ve bizler Birbirimizi yerken diğer taraftan CEM evine gelmeyenler bizden değildir dediklerimiz gerçekten Sünnileşiyor ve bunun Bir tek sebebi bizleriz yanlışım var ise düzeltin?...

Biliriz Mevlayı Vicdanımızda

Allah aşikârdır seyranımızda

Kuşdili okunur irfanımızda

Arabî, Farisi lisan gerekmez.

Evet, Bizler Mevla’mızı Hep Mürşit ve Pir Makamında görmek istedik, Görüyor ve Mürşidi Kâmilin tanrı’nın yeryüzündeki yardımcısı olduğunu da bilir ve onun şahsında Hakk’a hizmet ediyoruz.

Haklı da, çıktık Zira Mürşit ve Pirler Talibini asla yanlışa sürüklemedi.

Hakk Muhammed ALİ ve Ehli-Beyt evladının Yol ve Süreklerini öğretti.

Ta ki, Zaman! Menfaat, Rant ve çıkar zamanına dönüşene dek. Kanımca o Zaman bu zamandır, İnsanlar, artık Mürşidini ve Pirini tanıyamaz olmuş.

         Yürekte Gizlidir bizim Derdimiz

         Taklide Bağlanmaz Hiçbir Ferdimiz

         Nefsimiz İledir daim Harbimiz

         Cahil-ü Nadana Kavga Gerekmez.

     Kişi Nefsi ile Mücadele edip ona yenilmemeyi ve ona üstün olmayı başarması Kişinin kendi ile Nefsi arasında ki, Nefis kavgasından zafer ile çıkmış olduğu ve Nefsine mahkûm olmadığından İyilik yapma yönü, merhametli, yardım-severlik yanı ağır basar ve Tanrı katında Makbul olmuş olur.

    Ve yapmakta olduğu sevgisel yardımları da desinler için değil Hakkın Teveccühü-ne Mazhar olmak adına yapar Taklit yok bizim inancımızda dolayısıyla Alevi İslam İnancı içinde asla Taklit olmamalıdır.

    Bu güzellikleri Hakk Muhammed Ali Aşkına yapanda ise, Cahil-ü Nadan ile kavga etme söz konusu bile olamaz.

İBRETİ Nadanla etme ülfeti

Dost Kapısın Bekle Eyle Hizmeti

Anlamak İstersen İlm-i Hikmeti

Aşktan Başka Din ve İman Gerekmez.

    İbreti Babadan Dinledik Sözü, Demek ister ki, sen sen ol asla bozma pak olan özü. Öz Pak olunca İnsanın, hiçbir kuvvet bozamaz hakk-ı ile olan İlahi Aşkını.

Hal böyle olunca da Nadan Ne derse desin Aşk Ehlini bozamaz tıpkı 1400 yıldır ki, bize atılan İftiraların bizleri bozamadığı gibi dileriz ki, bundan sonra da, asla bozmasın.

Biz dost kapısından gayrı kapı bilmeyelim yanlışa gitmeyelim kendimiz doğrudan yana olmakta geri koymayalım ki, HAKK MUHAMMED ALİ,

12 İmamlar 14 Masum-u Paklar 17 kemer-i best hazretleri ve Hızır (a.s.) Yar ve yardımcımız olur, bizleri Namert kapısına Muhtaç eylemez İNŞALLAH. AŞK İLE...